DOĞAL KAYNAK LANETİ / BOLLUĞUN PARADOKSU (RESOURCE CURSE / PARADOX OF PLENTY)

DOĞAL KAYNAK LANETİ / BOLLUĞUN PARADOKSU (RESOURCE CURSE / PARADOX OF PLENTY)

Doğal kaynak (petrol, doğal gaz, kıymetli madenler, vb. ) en önemli üretim faktörlerinden biridir. Klasik iktisat anlayışına göre, doğal kaynak bolluğunun ekonomik büyümeyi olumlu etkilemesi beklenir. Ne var ki, birçok örnek dikkate alındığında, doğal kaynak zengini ekonomilerin doğal kaynak fakiri ekonomilere kıyasla daha az gelişmiş olduğunu görüyoruz. Bu paradoksal (çelişkili) duruma “doğal kaynak laneti” ya da “bolluğun paradoksu” diyoruz. Kaynak fakiri Japonya ve Güney Kore kaynak zengini Rusya ve Suudi Arabistan’dan çok daha ileridedir.

Doğal kaynak lanetinin birçok sosyal, ekonomik veya politik nedeni olabilir. En önemlisi, kaynak zengini ülkelerin, ekonominin itici gücünün sermaye (para) ve doğal kaynaklardan ziyade insanın inovasyon (yenileşim) yaratma gücü olduğunu kavrayamamış olmasıdır. Unutmayalım ki, toprak donanımdır, insan yazılımdır. Birincisi, kendiliğinden gelendir. İkincisi, sonradan kazanılandır. Donanım yetenektir, yazılım beceridir. Yazılımı zayıf donanım tek başına hiçtir.

Metal yakalıların iş dünyasına koşarak geldiği, yıkıcı teknolojilerin insanın kas gücünü önemsizleştirdiği  “yeni ekonomide” bir ülkenin kaderini o ülkedeki insanların zihin gücü, çok aşamalı/çok yönlü/çok hızlı anlama ve yorumlama becerisi, inovasyon yapabilme kapasitesi belirleyecek. Büyük insanlarla yükselir bir ülke. Zengin toprağın fakir insanı da fakir toprağın zengin insanı da olmak mümkün.

Doğal kaynak lanetini bir başka örnekle daha açıklamaya çalışalım. Petrol zengini bir ülkeyi ele alalım. Bu ülke zengini olduğu petrolden çok yüksek miktarda ihracat yaparsa ülkeye önemli düzeyde döviz girişi olur. Döviz girişi ulusal paranın değerlenmesine yol açar. Kuvvetlenen ulusal para ile ithalat hızla artmaya başlar. İthalat artışı, yoğun olarak hammadde, aramalı ve sermaye mallarında olursa ülkenin üretimi dışa bağımlı hale gelir. Ulusal paranın kuvvetlenmesi yerli üretimin uluslararası pazarlarda rekabet etmesini de güçleştirir. Tüm bunların sonucunda ülkenin dış ticaret dengesi bozulmaya başlar. Petrol ihracatından elde edilen dövizler gene petrol ile ilintili sektörlere aktarılırsa orta vadede sürdürülebilir büyüme sağlayabilecek (makine ve teçhizat, eğitim, vb.) sektörler ihmal edilir. Doğal kaynak zenginliğinin bir başka yan etkisi de ekonomik aktörlerde rant ve yolsuzluk gibi faaliyetlere eğilim oluşturmasıdır.

Son tahlilde, insanlar da ülkeler de tercihlerinden ibarettir. Gerçek servet, çok şeye sahip olmak değil, az şeye ihtiyaç duymaktır.