BEŞ MAYMUN

BEŞ MAYMUN

Üç maymun simgesini herkes bilir. Bu maymunlardan birincisi gözlerini, ikincisi kulaklarını, üçüncüsü de ağzını kapatmıştır. “Görmedim, duymadım, söylemedim” sözlerinin somutlaşmış halidir. Üç maymunu oynamak deyişi buradan gelir. Görmesine, duymasına, bilmesine rağmen susanları betimler. Ama söyledikleri kadar sustuklarından da sorumlu olduğunu bilenler vardır. Toplumlar böylelerinin yüzsuyu hürmetine ayakta kalırlar.

Bir de beş maymun hikayesi vardır. Bir kafese beş maymun koyarlar. Kafesin ortasında bir merdiven, tepesinde bir salkım muz, yan tarafında da su tabancası vardır. Herhangi bir maymun merdivene çıkıp muza ulaşmak istediğinde bütün maymunlar su tabancasından çıkan buz gibi su ile ıslatılır. Birincisi dener, hepsi ıslatılır. İkincisi dener, hepsi ıslatılır. Üçüncüsü, dördüncüsü ve beşincisi de dener, sonuç hep aynıdır, her denemede bütün maymunlar ıslatılır. Bir süre sonra kafesteki maymunların kafasında “içimizden biri bu muzu almaya çalışırsa hepimiz ıslatılacağız” yargısı oluşur. Ve muzu görmezden gelerek yaşamaya başlarlar.

Zaman geçer, kafesteki ıslatılmış maymunlardan birincisi dışarı çıkarılır ve içeriye kafeste yaşananlardan bihaber yeni bir maymun yerleştirilir. Muzu gören yeni maymun büyük bir heyecanla merdivenlere doğru sıçrar ama muza ulaşamadan diğer dört maymun tarafından hem alaşağı edilir hem de dövülür. Niye dayak yediğini bilmeyen yeni maymun da bir süre sonra diğerleri gibi tepedeki muzu sorgulamadan hayatına devam etmeye başlar.

Zaman geçer, ıslatılmış maymunlardan biri daha kafesten çıkarılır ve olan bitenden habersiz yeni bir maymun daha yerleştirilir kafese. İkinci yeni maymun da önceki gibi merdivene yaptığı ilk atakta hedefe ulaşamadan diğer dörtlü tarafından alt edilir ve pataklanır. İşin ilginç tarafı, hırsından mıdır bilinmez, en çok tepki veren ve en çok vuran maymunun az önce içeriye alınan ve niye dayak yediğini bilmeyen birinci yeni maymun olmasıdır.

Zaman geçer, ıslatılmış maymunlardan üçüncüsü de kafesin dışına alınır. Yerine kafesin ekosistemini bilmeyen yeni bir maymun dâhil edilir. Üçüncü yeni maymun da muza ilk yeltenmesinde cezalandırılır. Niye dayak yediğini bilmeyen iki yeni maymunun üçüncü yeni maymunu niye dövdüğü konusunda da fikri yoktur ama yine de dövmektedir. Tuhaf bir düzen oluşmaktadır. Dördüncü ve beşinci değişiklikler de yapılır. Ve artık kafeste daha önceden hiç ıslatılmamış ve o muza ulaşmayı hiç ama hiç düşünmeyen beş maymun bulunmaktadır.

Bir süre sonra kafesteki su tabancası da kaldırılır. Ama nafile, hiçbir maymunun muzu alma niyeti kalmamıştır. İşin acı tarafı da budur. 5 maymunun hikayesidir. Düzenimizin, ekosistemimizin tasiviridir.

Tektipleşmektir. Teksesleşmektir. Vasatlaşmaktır. Toplumsal çürümedir. Öğrenilmiş çaresizliktir.

Demirin tonundan, pamuğun kilosundan ibaret “hikayesiz” somut ekonomi ile yapamayız. Soyut ekonomi, fikir ekonomisi, hayal ekonomisi, yazılım ekonomisi, tasarım ekonomisi, fikir ekonomisi, kültür ekonomisi lazım bize.

Vasatlık konforundan çıkmak zorundayız, şark kurnazlığından vazgeçmek zorundayız.

Bunu yapabilecek olanlar; hadsizlerdir, sınırbilmezlerdir, tuhaf insanlardır, yaratıcı sınıftır. Toplumsal kalıplara girmeyen, “el âlem ne der” diye düşünmeyenlerdir.

Aydınlanma cüretli insanların işidir. Yaratıcı sınıf oluşturmalı ve bu sınıfı beyin göçünden korumalıyız. Toplumların geleceğini inşa edenler onlardır. Bu sınıf için ya “devlet başa” deriz, gökyüzünün en parlak yıldızı oluruz. Ya da “kuzgun leşe” deriz, geleceğimizi yitiririz. Karar bizim.

Son söz: Sapere aude, Bilmeye cesaret et.

Erkin Şahinöz 
ErkinŞahinöz Akademi Kurucusu

 

Önceki Blog
Sonraki BlogBATIK KURTARAN
Yorumlar (1)
Emre Aydın
22 Ocak 2021

Elinize yüreğinize sağlık üstad. ????✌????????????????????‍♂️

Yorum Yap