OKUYORUM; ÖYLEYSE VARIM

OKUYORUM; ÖYLEYSE VARIM

“Kitap bir limandı benim için. 
 Kitaplarda yaşadım. Kitap benim has bahçemdi…
 Ayrı bir dil konuşuyordum çağdaşlarımla.
 Gurbetteydim. Benim vatanım Don Kişot’un İspanyasıydı.”

(Cemil Meriç, Bu Ülke)

Bir ihtimal daha var; o da okumak mı dersin!

Kitap zihin açar. Kitap gönül açar. Hayalleri zenginleştirir ve ufuklara yelken açar. Bazen farklı kültürlere ve medeniyetlere bazen de kendi iç dünyamıza yeni bir yol açar. Okuduğumuz her kim, neresi ya da neyse onu tanımamıza, anlamamıza ve sevmemize imkân sağlar. Cemil Meriç’in satırlarındaki gibi, yüzlerce yıl öncesinden farklı coğrafyalarda farklı şahsiyetlerle bir arada olmayı mümkün kılar. Kitaplar ve dolayısıyla okuma becerisi, bilgi ve kültüre açılan evrensel bir pencere olduğundan diğer becerilerimize kıyasla özel bir önem taşır.

“Gözler sadece beynin algılamaya hazır olduğu şeyleri görür.”
Henri Bergson

Öğrenmede görme duyumuzun çok büyük önemi vardır. Göz siniri 130 milyon civarında duyu alıcısı içermektedir. Bir başka deyişle, gözümüzün 130 milyon küçük fotoğraf sanatçısı vardır. Gözümüz bu fotoğraf sanatçılarıyla saniyede 10 öğenin (resim ya da kelime) fotoğrafını çekebilmektedir. Görme işlemi de en basit haliyle; gözümüzün çektiği bu fotoğrafların beynimizde anlamlı bir hale gelmesiyle gerçekleşir. Dolayısıyla görme işleminin gerçekleşmesinde göz ve beyin arasındaki koordinasyonun büyük önemi vardır. İyi bir okuyucu olmanın yolu da başta bu koordinasyonu geliştirmekten geçer. Peki, bunu nasıl başarabiliriz?

“Dikkat, aklın en büyük çocuğudur.”
Victor Hugo

Bizler daha iyi anlayacağımızı düşünerek yavaş okuruz. Ancak bu okuma şekliyle mevcut potansiyelimizin altında bir hızla okuduğumuz için beynimiz aradaki boşlukları başka düşüncelerle doldurur ve okuduğumuza odaklanamayarak dikkatimiz dağılır. Kendimizi bambaşka düşüncelerde gezerken buluruz. Herhangi bir faaliyet alanında dakikadaki üretim kapasitemizin 600-800 adede kadar çıkabildiğini düşünelim. Ama biz dakikada 150-200 adet üretim yapıyoruz. Yani kapasitemizin altında çalışıyoruz. Bizim okuma hızımız da ortalama bu şekildedir. Yani hızlı okuma eğitimi almamış bir kişinin dakikadaki okuma hızı 150-200 kelime civarındadır. Oysaki bu sayıyı okuma becerilerimizi geliştirerek rahatlıkla 2-3 katına çıkarabiliriz. İşin kilit noktası da burada olup odaklanmanın ve okuduğumuzu anlamanın ilk adımı okuma hızımızı artırmaktır.

Neden “Anlayarak Hızlı Okuma?”

Son yıllarda öğrencilerin uzun paragraf sorularında başarısız olmalarının en önemli sebebinin okuduklarını anlamadıkları olduğunu görüyoruz. Nitekim iş hayatının yoğun temposunda birbiri ardına gelen e-postalar, okumamız gereken raporlar ve okumak istediğimiz kitaplar arasında ne yapacağımızı bilemiyoruz. Anlayarak hızlı okuma tekniği, okuma hızımızı 2-3 kat artırmayı amaçlayan, okunan metnin daha iyi anlaşılmasını ve hatırlanmasını sağlayan, zamandan tasarruf ettiren, dikkat ve odaklanmayı geliştiren ve böylelikle kişiyi verimli bir okuyucu haline getiren beceridir. Kalıcı öğrenmeyi ve konsantrasyonu sağlamakta önemli katkısı olan anlayarak hızlı okuma teknikleri kişilere ayrıca düzenli okuma alışkanlığı da kazandırır.

Savaş Teknolojisinden Hızlı Okumaya Giden Yol; “Takistoskop”

2. Dünya Savaşında Alman Hava Kuvvetleri’nin uçakları İngiltere’yi bombalıyordu. İngiltere’deki askerler gece gündüz gökyüzündeki uçakları takip ederek gördükleri uçakların dost mu düşman mı olduklarını anlamaya çalışırlardı. Gökyüzünde beliren uçakların daha kolay tanınabilmesi için bilim insanları büyük bir çaba harcıyorlardı. Sonunda Ohio Üniversitesi’nden Dr. Renshaw “Takistoskop” adı verilen bir cihaz yaptı. Bu cihaz sayesinde askerler ekran üzerinde yanıp sönen işaretleri takip ederek düşman uçaklarını çok daha hızlı ve doğru olarak görmeye başladılar. Savaş sonrası yıllarda bilim dünyasına kazandırılan bu icadı eğitimciler “daha başka nerede kullanabiliriz?” diye düşündüklerinde okuma hızını artırabileceğini keşfetmişlerdi.

“Sen bana bakma, ben senin baktığın yerde olurum.”
Özdemir Asaf

Takistoskop, düşman uçaklarını takip eden askerlerin dar olan görme açılarını genişleterek daha fazla görme alanına sahip olmaları için tasarlanmıştı. Savaş sonrasında eğitimciler takistoskop aracılığıyla kişilere göz egzersizleri yaptırarak onların göz esnekliğini artırdı. Aslında bu gözün bir cismi ya da yazıyı görürken izlediği ilk adımdır. Net görmek istediğimizde ilk yaptığımız şey o cisim ya da yazıya yönelmektir. Hızlı Okuma eğitiminde yapılan bu egzersizler sayesinde kişilerin aktif görme alanları genişletilerek ve göz esneklikleri artırılarak okuma hızları 2-3 katına çıkarılabildi.

Okumak, Anlamak ve Hatırlamak…

Okuduğumuzu anlamaya giden yolda atacağımız en önemli adım “Anlayarak Hızlı Okuma” eğitimi almaktır. Ancak bunun okuduklarımızın derinlemesine öğrenilmesinde, hafızaya yerleştirilmesinde ve ihtiyaç duyulduğunda hatırlanabilmesinde tek başına eksik kalacağı da zaman içerisinde görülmüştür. “Beyin Temelli” bir eğitim sistemi bizim bu becerilerimizi geliştirmemize imkân sağlayacaktır. Anlayarak Hızlı Okuma, Zihin Haritaları ve Hafıza Teknikleri birlikte öğrenilirse hangi alanda olursa olsun öğrenme ve zihin performansımız üst düzeye çıkacaktır. Sonraki yazılarımda verimli bir okuyucu olabilmemiz için “Okuma Hatalarına” ve “Okurken Nelere Dikkat Etmemiz” gerektiğine de değineceğim. Kitaplarla birlikte hayatı da okumak için başucunuzdan satırları eksik etmeyin. Tıpkı Seneca’nın dediği gibi;

“Kitapsız yaşamak, kör, sağır ve dilsiz yaşamaktır.”

Fikret Aslanyürek
ErkinŞahinöz Akademi Danışmanı

Önceki BlogYALIN VE YALINDAN SONRASI (HEIJUNKA ve 3M)
Sonraki BlogAKLINI BAŞINA AL DEPO
Yorumlar (0)
Yorum Yap