YOKSA SİZ HALA…

YOKSA SİZ HALA…

Pire, boyunun 350 katı kadar sıçrayabilir. Boyunuzun 350 katı kadar zıplayabildiğinizi hayal edin… Boyunuz, yaklaşık 1.80 m ise 2.675 kere zıplayarak Edirne’den Kars’a kadar yolculuk yapabilirdiniz. Bir gün boyumuzun 350 katı zıplamayı sağlayan bir cihaz geliştirilebilir mi ve biz onu deneyimleyebilir miyiz bilmiyorum. Ama yaşadığımız devir artık büyük bir sıçrama yapmak için fırsatlarla dolu!

Zoom Online şirketine bir bakın. İnanılmaz bir sıçrama yaptı. Şirketin piyasa değeri 15,9 milyar dolardan 42,3 milyar dolara yükseldi. ABD’nin en büyük 4 havayolu şirketinin piyasa değeri toplamının 51,8 milyar dolar olduğunu düşünürsek, güçlü etkinin farkına varabiliriz. Sürekli bir değişim var, hem de önünü alamadığımız bir şekilde. Kırılım, 2007 yılında akıllı telefonlarla tanışmamız ile başladı. Miladı aslında 2007 olarak almak en anlamlısı. Pandemiden daha büyük bir dijital dönüşüm etkisi 2007 yılında zaten başladı. 2008’deki Lehman Brother krizi bile bu yükselişe dur diyemedi. Büyük resesyon zamanında kurulmuş ve hayatımızı sürekli meşgul eden çok ilginç firmalar var: Whatsapp, Square, Slack, Pinterest, Instagram, Groupon, Uber, Udemy, Cloudera vb.
Demek ki ‘her kriz bir fırsattır’ söylemi, tutkunuz ve hayaliniz birleştiği zaman anlamlı oluyor. Tabii ki tek başına bu da yeterli değil. Planları, veri ile şekillendirmek çok önemli. Yoksa dünyanın en büyüklerinden olsanız da fark etmez. Örneğin; Walt Disney Paris vakası çok da uzakta yer almayan ve kıymetli pek çok verinin ıskalanması neticesinde bir pazarlama başarısızlığı olarak tarih sahnesinde yerini almış bulunmaktadır. Avrupalıların yemek yeme alışkanlıklarını hesaba katmadıkları için küçük restoranlar yaptılar, Paris'in yağmurlu havasını dikkate almayarak Orlando'nun açık hava mimarisini taşıdılar, maliyeti artıracak ofis ve rezidans inşaatları gerçekleştirdiler ve daha neler var listede. Tekno girişim firmalarının önlerine çıkanı yutarak büyüyebilmelerini sağlayan şey,  veri sondajı kaslarıdır. Veriye çok önem verip, aldıklarını iyi yorumlayarak adımlarını buna göre atıyor olmalarıdır.

Descartes’ın dediği gibi “Gerçek bilgi; yaparak, denenerek öğrenilen bilgidir”. Evet, bu firmalar da yapıyorlar, deniyorlar ve öğrendikleri ile işlerini geliştiriyorlar. Dinamik değişimi izlemeyip, değişimin sürekli bir parçası oluyorlar. Trendi belirliyorlar, büyükleri korkutuyorlar ve küçükleri umutlandırıyorlar. ‘Bence’ demiyorlar, ‘bizce’ demekle de yetinmiyorlar, ‘müşteri ne derse haklıdır’ düsturu ile şuursuzca çabalamıyorlar. İç-dış müşterileri çok iyi dinliyor, dinlemekle yetinmeyip ‘çevik yönetim’ anlayışı ile hemen iş süreçlerine uyarlıyorlar yeni öğrenimlerini ve kazanımlarını.

Doğruyu bulmak hem kolaylaştı hem de biraz karmaşıklaştı. A/B testi ile tanışmadı iseniz, mutlak suretle doğruları bulmak için yararlanmanız gereken bir teknik olan bu testle hemen tanışmalısınız. Web sitenize koyacağınız bir e-bültene ‘abone ol’ butonundan ‘satın al’ butonuna kadar, aksiyona çağırıcı bir mesajınızdan yazı tipinize kadar birçok iş geliştirmeyi test edebileceğiniz bir araç.

Başarılı olmak için defalarca denemekten ve test etmekten asla vazgeçmeyin. Bu süreç ile alakalı hep şu benzetmeyi yapmak bana keyif veriyor. Bir tavşan gibi hızlı, bir kaplumbağa kadar sabırlı olun.

Anıl Çil
ErkinŞahinöz Akademi Danışmanı

Önceki BlogHAYALLERİN
Sonraki BlogAMAN HA, DİJİTALLEŞEMEZSEN FIRSAT KAÇAR!
Yorumlar (0)
Yorum Yap