YALIN ÜRETİM VE FİKİR EKONOMİSİ

YALIN ÜRETİM VE FİKİR EKONOMİSİ

Endüstri 2.0, “ne üretirsen satılır” felsefesi üzerine kurulmuş, sadece nicelik üzerinden gelişen bir sanayi devrimi idi. Dünyada hızla artan nüfusun güçlü talebini niteliği değil, niceliği önceleyerek karşılayabilmek için inşa edilmişti.  

Tüketiciler çamaşır makinası, otomobil, fırın gibi temel ihtiyaçları karşılayan ve hayatı kolaylaştıran ürünleri satın alıyordu. Tüketicilerin tasarımsal beklentileri düşük, fonksiyonel beklentileri yüksekti. Endüstri 2.0 bu nedenle seri üretimi esas almıştı. Üretimi hızlandırmak için tek rengi seçen Ford fabrikalarında “Siyah olduğu sürece istediğiniz rengi satın alabilirsiniz” sözü sloganlaşmıştı.

2. Dünya Savaşı sonrası yeniden inşa edilen dünyada rekabet artmaya başladı. Artık ürettiğini ölçebilen ve ölçtüğünü kontrol edebilen ve tüm bu verileri de analiz edebilen bir üretim mimarisinin ortaya çıkması kaçınılmaz olmuştu.
Üretimde nicelik kadar niteliğin de gelişmesini savunan ve bunun da ancak toplam kalite yönetimi ile sağlanabileceğini düşünen kişilerden biri William Edward Deming’dir. 

Deming, çok iyi bir istatistikçi idi. Sanayileşme ve ekonomik kalkınma konusunda geliştirdiği yöntemler ile bugün deha olarak kabul ediliyor. Bir süre Tarım Bakanlığı ve ABD Nüfus Bürosu’nda çalıştı. Uzun yıllar toplam kalite yönetimi felsefesi üzerinde araştırmalar yaptı. Toplam kalite yönetimi felsefesinin ancak istatistik teknikleri ile oluşturulabileceğini inanıyordu. İlham kaynağı, Bell Laboratuvarlarında efsaneleşen Walter Shewhart idi. Sanayide gerçekleştirilen “Amerikan Rüyası”nın mimari Deming’dir. Üretimi büyümeye değil, kalkınmaya yönelik olacak şekilde tasarladı. Amerika’nın bugünkü ekonomik konumunda etkisi büyüktür. Her fırsatta, her ortamda toplam kalite yönetimine geçilmesi gerektiğini savundu. Bir gün bir konferansta kendisine “Üretmemiz gereken seviyenin üstündeyiz, ilerideyiz’’ diyen bir Amerikalı sanayiciye şöyle cevap vermiştir: “Hayatın iki temel kuralı vardır: 1. Değişim kaçınılmazdır, 2. Herkes değişime direnir.” 

İki atom bombasının etkisinden sıyrılıp sanayisini ve ekonomisini kalkındırma planları yapan Japonya, Deming’e teklif götürür. Deming Japonya’nın bu teklifine sıcak bakar fakat bunun için iki şartı vardır. Bunlardan bir tanesi Japonya’ya gitmeden Avrupa’ya uğramaktır. Diğer şartı ise Ankara’ya gelmektir. Deming’in Ankara’ya gelmek istemesinin sebepleri arasında Türkiye’nin 2. Dünya Savaşı’na katılmamış olması ve genç nüfusu vardır. 1950 yılında Sümerbank’ta “Türkiye’de Endüstriyel Kalite’’ konulu her biri dört gün süren altı seminer verir. 300 civarında mühendis ve yöneticiye kendi belirlediği sistemi anlatır. Cumhuriyet döneminde yurt dışında ve yurt içinde tahsil yapan genç mühendisler çok etkilenir. Fakat sonuç beklediği gibi olmayacak ve Türk iş insanları ve kamu yöneticilerinden ‘’Bunlar iyi güzel fakat mevzuatta yok’’ cümlesini duyacaktır. 

Bireysel başarılar kazanan ülkemiz neden takımsal başarılara imza atamıyor ve sürekli hüsran yaşıyor? Bunun nedeni eğitim sistemimizin gelişmiş ülkelerin öne çıkardığı 4C eğitim sisteminin yanından bile geçemeyecek durumda olması.

4C eğitim nedir?

Communication         İletişim                    (Bizim ailemiz bize yeter)
Collaboration             İş Birliği                  (Bu bir yarış, sakın bildiğini anlatma)
Critical Thinking       Eleştrel Düşünme   (Sana söyleneni yap)
Creativity                   Yaratıcılık                (Önce okulunu bitir)

Biz, en sağ kolonda örneklediğim şekilde eğitim aldık. Elbette, örnekler daha da zenginleştirilebilir. Ama işin özüne dönersek; bir toplumun gelişiminin o toplumun genelde yüzde 1’inden ibaret olan “yaratıcı sınıfına” nasıl davranıldığına bağlı olduğunu söyleyebiliriz. Kalıpları kırabilecek, büyük dönüşümleri gerçekleştirebilecek yaratıcı sınıfı el üstünde tutuyorsanız, görüşlerini dikkate alıyorsanız ve beyin göçünden koruyabiliyorsanız “fikir ekonomisi”ne giden yolun kapısı açmışsınız demektir. 

Deming, bu ülkenin faydalanamadığı nice değerlerden sadece bir tanesidir. Siz hala en iyisini bildiğinizi sanıyor, atadan kalma yöntemlerle devam ediyorsanız, dış akıldan faydalanmıyorsanız zor günlerin eli kulağında demektir. 

“Ortak ve tutku dolu amaçlara sahip insanlardan oluşan bir topluluk oluşturabilirseniz, her şey mümkündür.” Howard Schultz

Hüseyin Gümüştekin
ErkinŞahinöz Akademi Danışmanı

 

Önceki BlogDEĞİŞEN KUŞAKLAR KARŞISINDA YALIN ÜRETİM
Sonraki BlogFIRFIR YOK ARKADAŞLAR!
Yorumlar (3)
Mahmut civaş
15 Temmuz 2020

Geleneklerimiz göreneklerimiz değer yargılarımız benlik üzerine kurulu büyük her zaman büyük küçük büyüsede küçük doğru fikirler parsellenmiş çok fazla kaliteli fikir var ama söylenmesine izin verilmiyor.

Mertcan Atılman
01 Ağustos 2020

4c eğitimi ilk defa duydum.Gerçekten çok doğru tespitler. Yaşım 28 stajyer mali müşavirim.

Emine
08 Eylül 2020

Mesleğimin sonlarındayım keşke genç bir öğretmen olaydım

Yorum Yap